Hayal Kutusu: KİPKOP
KİPKOP
Geceleri
herkes uyuduğunda evde gezinir kendi kendine oyun oynardı,hatta bazen oyun
oynarken yaramazlıklar yapıp bir şeyler devirir sonra da odalardan birine
sessizce süzülüp sanki hiçbir şey yapmamış gibi o oda da uyuyan her kimse onun
ayak ucuna kıvrılıp yatardı.
Bir Pazar tüm aile güzel bir kahvaltı
etmişler Kipkop’a da kahvaltı sonrası
top oynama sözü vermişlerdi.Ama daha kahvaltı bitmeden dışarıdan gelen ağlamaya
benzer incecik bir ses duydular.Ses bahçeden geliyordu.Bu bir yavru kedi
sesiydi ve belli ki zor durumdaydı.Çocuklar babalarıyla birlikte koşarak
bahçeye çıktılar.Tam oyun oynamaya hazırlanırken salonda yalnız kalan Kipkop ne
olduğuna hiçbir anlam veremedi.Neler oluyor diye pencereden baktığında hepsini
eğilmiş,arabanın altında bir şey ararken gördü.O arada baba avucunda minicik
bir kedi ile doğruldu.Çocuklar çok sevinmişti.Telaşla eve girdiler.Bütün ev
halkı babanın avucunda viyaklayan ve çok üşüdüğü için titreyen yavru kedi için
seferber olmuştu.
Tüm ev halkı uyuyana kadar yatağından hiç kalkmadı;ne mama yedi ne de su içti.Daha saatler öncesine kadar sahip olduğu her şey uçup gitmişti,kendini çok ama çok mutsuz hissetti.Belli ki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.Uzun bir süre kırgın,küskün öylece oturdu. Sonra birden aklına çılgın bir fikir geldi.Evden kaçacaktı.Zaten sokakları ve sokak kedilerini çok merak ediyordu,şimdi tam zamanı diye düşündü.Çok kolay olmayacağını bilse de bulduğu ilk fırsatta evi terketmeye karar verdi.
Yüreğinde ki
kırgınlıkla ardına bile bakmadan bahçeye çıktı.Heyecanlıydı.Bahçe kapısından
çıkar çıkmaz artık bir sokak kedisi olacaktı.Bir an korkar gibi oldu ama hemen
toparlandı.Yeni başlayacak hayatında korkuya yer yoktu.Kuyruğunu ve kulaklarını
yukarı kaldırarak yeni hayatına ilk adımı atacaktı ki “sakın yapma Kipkop”dedi
birisi, “hata ediyorsun”…Kipkop sesin nereden geldiğini aradı.Etraf da kimse
yoktu.Birden sokaktan gelen cılız ışıkta tam kapıda ki Ihlamur ağacının
gülümseyerek ona baktığını gördü.Şaşkınlıkla”benimle konuşan sen misin?” diye
sordu.Mis kokulu Ihlamur ağacı daha da büyük bir gülümsemeyle”evet “dedi.Kipkop
ne yapacağını bilemeden olduğu yerde çakılı gibi kalmıştı.Yaşlı ve tecrübeli
ağaç Kipkop’un şaşkınlığı ile hiç ilgilenmedi.
Şuan önemli
olan, onu yapmak üzere olduğu yanlıştan geri döndürmekti.
Ihlamur
ağacı bugün olanları görmüş ve onun minik kalbinin nasıl kırılacağını tahmin
etmişti.Ancak yine de bu durumu evden kaçmaya kadar vardıracağını hiç
düşünmemişti.
Kipkop’u
dallarından birine davet ederek oturttu.Ve anlatmaya başladı.”Senin bu eve
geldiğin günü hatırlıyorum.Küçücüktün.Seni bir yaz günü su içmeye çalışırken
düştüğün çarşı meydanında ki süs havuzundan çıkarmışlardı eve
getirdiklerinde hala korkudan titriyordun.Bütün yaz mevsimini benim gölgeme koydukları
bir kutunun içinde oynayarak geçirdin.
Bu ev de hep çok sevildin ve hep sevileceksin.Burası senin yuvan,dışarıda yiyecek ve su
arayan onca kedi varken sahip olduğun bu yuvanın kıymetini bilmelisin.Ayrıca sen iyi
yürekli bir kedisin,sokaklar da başına ne geleceği belli olmayan bir yavru
kedicik daha senin ki gibi bir yuvaya sahip olduğu için sevinmelisin.Bu
dünyanın yalnızca insanlara ait olmadığını bilen,tüm canlılara ve doğaya sahip
çıkan duyarlı insanların sokaklara koydukları mamalar ve sular dışında maalesef
sokakta yaşayan tüm kedi ve köpekler bu ihtiyaçlarını gidermek için türlü
mücadeleler vermek zorundalar.
Dilerim daha çok insan kapısının önüne mama ve su koysun,tüm canlıların bir yuvası olsun ve hepsinin karnı doysun. Ancak sen zaten bunlara sahip iken bu güzellikleri minik bir yavru ile paylaşmak istemediğin için yuvanı terk edersen hata edersin.Asla unutma iyilikler ve güzellikler paylaşıldıkça katlanarak çoğalır ve keyfe dönüşür.Emin ol o minik yavru biraz büyüdüğünde senin en iyi arkadaşın olacak.”
Dilerim daha çok insan kapısının önüne mama ve su koysun,tüm canlıların bir yuvası olsun ve hepsinin karnı doysun. Ancak sen zaten bunlara sahip iken bu güzellikleri minik bir yavru ile paylaşmak istemediğin için yuvanı terk edersen hata edersin.Asla unutma iyilikler ve güzellikler paylaşıldıkça katlanarak çoğalır ve keyfe dönüşür.Emin ol o minik yavru biraz büyüdüğünde senin en iyi arkadaşın olacak.”
Kipkop
sessizce dinliyordu.Ihlamur ağacı o şefkatli sesiyle daha uzun uzun anlattı.Yaz
aylarında bahçede oynadıkları oyunları,pek çok eski güzel anıyı hatırlattı.
Evet,bu ev
onun eviydi ve bu insanlar onun ailesiydi.
Gelen minik
pisicik de aileye yeni katılan bir kardeşti işte;büyümek için onlara ihtiyacı
vardı tıpkı bir zamanlar onun olduğu gibi.Ağacı dinleyip,bunları düşünürken
havanın aydınlandığını, sabah olduğunu fark etmemişti.
Gelen
koşuşturma seslerini duyup oturduğu daldan aşağıya bakınca tüm ev halkının
telaş içinde onu aradıklarını gördü.Çocuklar ağlıyordu.Belli ki Kipkop’u
kırdıkları için onun evi terk ettiğini anlamışlardı ve çok üzgündüler.
Birden gelen viyaklama sesiyle eve baktılar
anlaşılan içeride karnı acıkmış mama bekleyen biri vardı.
Yorumlar
Yorum Gönder