Hayal Kutusu: KİPKOP

                                              KİPKOP

    
     Siyah beyaz uzun tüyleri olan tombik patili,yeşil gözlü,muhteşem kuyruklu çok güzel bir kediydi Kipkop..İki çocuklu mutlu bir ailenin kedisiydi.Evde ki herkesin gözbebeğiydi.Yumuşacık bir yatağı,süslü taslarında her zaman temiz suyu ve kuru maması vardı.İlk günden itibaren çocuklar kedi kumunu temizleme sorumluluğunu üstlenmişler ve bu görevlerini hiç aksatmamışlardı.Çocuklar okuldayken biraz pencereden bakınır,biraz yalanarak temizlenir bolca da uyuyarak zaman geçirirdi.Onlar okuldan döndükten sonra hep birlikte oyun oynarlardı.Kipkop’un en sevdiği oyun atılan kırmızı topunu yakalamaktı.Çoğu zaman anne yemek hazırlığındayken,işten dönen babaları da bu oyuna katılır,Kipkop yorgun düşünceye dek oynarlardı.


      Geceleri herkes uyuduğunda evde gezinir kendi kendine oyun oynardı,hatta bazen oyun oynarken yaramazlıklar yapıp bir şeyler devirir sonra da odalardan birine sessizce süzülüp sanki hiçbir şey yapmamış gibi o oda da uyuyan her kimse onun ayak ucuna kıvrılıp yatardı.
Mutlu bir kediydi;yaşadığı evi seviyor,sevildiğini de biliyordu.
    Bir Pazar tüm aile güzel bir kahvaltı etmişler  Kipkop’a da kahvaltı sonrası top oynama sözü vermişlerdi.Ama daha kahvaltı bitmeden dışarıdan gelen ağlamaya benzer incecik bir ses duydular.Ses bahçeden geliyordu.Bu bir yavru kedi sesiydi ve belli ki zor durumdaydı.Çocuklar babalarıyla birlikte koşarak bahçeye çıktılar.Tam oyun oynamaya hazırlanırken salonda yalnız kalan Kipkop ne olduğuna hiçbir anlam veremedi.Neler oluyor diye pencereden baktığında hepsini eğilmiş,arabanın altında bir şey ararken gördü.O arada baba avucunda minicik bir kedi ile doğruldu.Çocuklar çok sevinmişti.Telaşla eve girdiler.Bütün ev halkı babanın avucunda viyaklayan ve çok üşüdüğü için titreyen yavru kedi için seferber olmuştu.
Hemen içine minder konulmuş bir sepet hazırlandı, yavru kedicik yumuşak bir örtüye sarılarak bu sepete yerleştirildi ve annenin titizlikle hazırladığı mama küçük bir biberonla minik pisiye ikram edildi.Kipkop olanı biteni yatağında oturarak izlemiş tüm merakına rağmen yanlarına gitmemişti.
     
    Isınan ve karnı doyan kedicik derin bir uykuya daldığında tüm aile salonda toplandı.Minik yavru hakkında karar verme zamanıydı.Çok da uzun konuşmadılar. Annesini arayacaklar eğer bulamazlarsa sahipleneceklerdi.O Pazar neredeyse bütün gün pisiciğin annesini aradılar ama bulamadılar.Pisicik artık onlarla yaşayacaktı.Çocuklar adını “Tiptop” koydular ve ne yazık ki Tiptop’la ilgilenirken Kipkop’un onlara nasıl kırgın baktığını hiç farketmediler.
     
    Tüm ev halkı uyuyana kadar yatağından hiç kalkmadı;ne mama yedi ne de su içti.Daha saatler öncesine kadar sahip olduğu her şey uçup gitmişti,kendini çok ama çok mutsuz hissetti.Belli ki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.Uzun bir süre kırgın,küskün öylece oturdu. Sonra birden aklına çılgın bir fikir geldi.Evden kaçacaktı.Zaten sokakları ve sokak kedilerini çok merak ediyordu,şimdi tam zamanı diye düşündü.Çok kolay olmayacağını bilse de bulduğu ilk fırsatta evi terketmeye karar verdi.


O an da mutfaktan gelen bir tıkırtı beklediği fırsatın habercisi gibiydi.Yatağından atlayıp sessizce mutfağa girdi.Etrafa bakındı.Bir de ne görsün?Mutfağın bahçe kapısı tam kapanmamış aralık kalmıştı.Kipkop tombik patileriyle kapıyı iterek tamamen açtığında evin küçük bahçesi ve sokak bütün cazibesiyle önüne serildi.Hava soğuktu ama gökyüzü berrak,ay ve yıldızlar ışıl ışıldı.



   Yüreğinde ki kırgınlıkla ardına bile bakmadan bahçeye çıktı.Heyecanlıydı.Bahçe kapısından çıkar çıkmaz artık bir sokak kedisi olacaktı.Bir an korkar gibi oldu ama hemen toparlandı.Yeni başlayacak hayatında korkuya yer yoktu.Kuyruğunu ve kulaklarını yukarı kaldırarak yeni hayatına ilk adımı atacaktı ki “sakın yapma Kipkop”dedi birisi, “hata ediyorsun”…Kipkop sesin nereden geldiğini aradı.Etraf da kimse yoktu.Birden sokaktan gelen cılız ışıkta tam kapıda ki Ihlamur ağacının gülümseyerek ona baktığını gördü.Şaşkınlıkla”benimle konuşan sen misin?” diye sordu.Mis kokulu Ihlamur ağacı daha da büyük bir gülümsemeyle”evet “dedi.Kipkop ne yapacağını bilemeden olduğu yerde çakılı gibi kalmıştı.Yaşlı ve tecrübeli ağaç Kipkop’un şaşkınlığı ile hiç ilgilenmedi.
Şuan önemli olan, onu yapmak üzere olduğu yanlıştan geri döndürmekti.
Ihlamur ağacı bugün olanları görmüş ve onun minik kalbinin nasıl kırılacağını tahmin etmişti.Ancak yine de bu durumu evden kaçmaya kadar vardıracağını hiç düşünmemişti.
Kipkop’u dallarından birine davet ederek oturttu.Ve anlatmaya başladı.”Senin bu eve geldiğin günü hatırlıyorum.Küçücüktün.Seni bir yaz günü su içmeye çalışırken düştüğün çarşı meydanında ki süs havuzundan çıkarmışlardı eve getirdiklerinde hala korkudan titriyordun.Bütün yaz mevsimini benim gölgeme koydukları bir kutunun içinde oynayarak geçirdin.


 Bu ev de hep çok sevildin ve hep sevileceksin.Burası senin yuvan,dışarıda yiyecek ve su arayan onca kedi varken sahip olduğun bu yuvanın kıymetini bilmelisin.Ayrıca sen iyi yürekli bir kedisin,sokaklar da başına ne geleceği belli olmayan bir yavru kedicik daha senin ki gibi bir yuvaya sahip olduğu için sevinmelisin.Bu dünyanın yalnızca insanlara ait olmadığını bilen,tüm canlılara ve doğaya sahip çıkan duyarlı insanların sokaklara koydukları mamalar ve sular dışında maalesef sokakta yaşayan tüm kedi ve köpekler bu ihtiyaçlarını gidermek için türlü mücadeleler vermek zorundalar.
Dilerim daha çok insan kapısının önüne mama ve su koysun,tüm canlıların bir yuvası olsun ve hepsinin karnı doysun. Ancak sen zaten bunlara sahip iken bu güzellikleri minik bir yavru ile paylaşmak istemediğin için yuvanı terk edersen hata edersin.Asla unutma iyilikler ve güzellikler paylaşıldıkça katlanarak çoğalır ve keyfe dönüşür.Emin ol o minik yavru biraz büyüdüğünde senin en iyi arkadaşın olacak.”
Kipkop sessizce dinliyordu.Ihlamur ağacı o şefkatli sesiyle daha uzun uzun anlattı.Yaz aylarında bahçede oynadıkları oyunları,pek çok eski güzel anıyı hatırlattı.
     Evet,bu ev onun eviydi ve bu insanlar onun ailesiydi.
Gelen minik pisicik de aileye yeni katılan bir kardeşti işte;büyümek için onlara ihtiyacı vardı tıpkı bir zamanlar onun olduğu gibi.Ağacı dinleyip,bunları düşünürken havanın aydınlandığını, sabah olduğunu fark etmemişti.
Gelen koşuşturma seslerini duyup oturduğu daldan aşağıya bakınca tüm ev halkının telaş içinde onu aradıklarını gördü.Çocuklar ağlıyordu.Belli ki Kipkop’u kırdıkları için onun evi terk ettiğini anlamışlardı ve çok üzgündüler.
   
   Ihlamur ağacı kulağına fısıldayarak “hadi,seni bu kadar seven insanları daha fazla üzme,çık ortaya da sevinsinler”dedi.Kipkop zarif bir miyavlamayla Ihlamur ağacına teşekkür etti ve dikkatlice ağaçtan atladı.
Onu gören anne koşarak yanına gelip kucağına aldı.Sıcacıktı.Kipkop ne olduğunu anlamadan bir an da bütün aile sarmaş dolaş oldu.Tüm aile çok sevdikleri kedilerini istemeden de olsa kırdıkları için,Kipkop ise bu güzel insanları bırakıp kaçmaya kalkıştığı için üzgündü.

    Ama önemli olan hataları anlayıp

tekrarlamamaktı,öyle değil mi?
                                                   Birden gelen viyaklama sesiyle eve baktılar anlaşılan içeride karnı acıkmış mama bekleyen biri vardı.

                                               
   Ve o kendi başına mama yemeyi öğreninceye kadar bu sesi sık sık  duyacaklardı…








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KELEBEK VE UĞUR BÖCEĞİ

Hayal Kutusu : KÜÇÜK SU DAMLASI

KIRMIZI UÇURTMA