Hayal Kutusu: TEKNECİK
TEKNECİK
Rüzgarın uğultusu ile dalgaların sesi
birbirine karışmış,yağmur bulutlarıyla kararan gökyüzüne uygun bir şarkı söyler
gibiydiler.Uzun süredir sahile çekilip bırakılmış yaşlı ve yorgun balıkçı
teknesi bu şarkıdan hiç hoşlanmamıştı.Yağmur yağmasını istemiyordu çünkü yağan
her yağmur zaten eskimiş olan gövdesine zarar veriyor tahtalarının daha da
çürümesine neden oluyordu.Aslında sert esen rüzgar da getirdiği kumlarla
rahatsız etmiyor değildi ama kumlarla beraber getirdiği o çok özlediği mis gibi
deniz kokusu her şeyi unutturuyordu.Bu sahile çekileli ne kadar olmuştu anımsamıyordu,zaten asıl sorunda ne kadar zamandır burada olduğu değil daha ne kadar burada kalacağıydı.
Bir zamanlar o sahil kasabasının en
güzel en bakımlı balıkçı teknesiydi. Motoru tıkır tıkır işler bembeyaz boyası
pırıl pırıl parlardı.Sahibi olan balıkçı ile yıllarca denizin zenginliğinden
gani gani yararlanmışlardı.Balıkçı evini geçindirmiş,üç çocuğunu
büyütmüş,teknesine de gözü gibi bakmıştı. Yaşlanıp balıkçılığı bıraktığında
kader arkadaşı teknesini satmaya kıyamamış,gün olur değerlendiririm
düşüncesiyle kıyıya çekmişti.Teknecik yaşlı balıkçının onu orada unutmayacağını
biliyor ve umutla gelip alınacağı günü bekliyordu.Evet artık o da yaşlanmıştı
ve yorgundu ama mutlaka yapabileceği bir şeyler olmalıydı.Yaşlılık bir kenara
çekilip unutulmak değildir diye düşündü.Umutsuzluk yaşlılıktan daha zor bir şeydi.Günlerini
umutla bekleyerek ve gelecek güzel günleri hayal ederek geçirmeye karar
verdi.Haklıydı..Onarım için gerekli parayı biriktiren balıkçı ve oğulları
baharda gelip onu oradan aldılar. Teknecik römorka yüklenirken gösterilen özenden mutlu,nereye gideceğini bilmediği içinde heyecanlıydı. Tabi en güzeli de unutulmadığını anlamak ve çok özlediği yaşlı balıkçıyı görmekti.Yola çıkıp sahilden uzaklaştığında biraz korktu,çünkü çok sevdiği denizden uzak kalmak istemiyordu.İçinden geçirdiği acabalara daha fazlası eklenmeden kasabanın hemen çıkışında ki tekne yapımı ve onarımı yapılan küçük bir tersaneye geldiler.Şöyle bir etrafa bakınınca burasının onun yapıldığı yer olduğunu anımsadı. Biraz değişmişti ama bahçede ki rengarenk çiçekler dikilmiş kocaman saksılar,köpek kulübesi hatta kulübenin önünde ki mama tasları aynı yerde duruyordu.Kapının önünde oturan adamı da tanıdı,onu yapan ustaydı. O da yaşlanmıştı ama çiçekleri ve hayvanları çok seven,işini özenle yapan bu adam, şimdi de tecrübeleriyle çocuklarına destek veriyordu.
Teknecik
artık tüm acabalarını ve kaygılarını unutmuştu. Belli ki burada onun için
düşünülen güzel şeyler vardı. Epey bir süre tersanede kaldı.Yapılan onarımın
her adımında mutlu sona biraz daha yaklaştığını hissediyordu. Motoru ve eskiyen
tüm parçaları yenilenmiş,güvertesine koltuklar yerleştirilmiş,pırıl pırıl
boyanıp tentesi de takılınca harika bir gezinti teknesi olup çıkıvermişti. Gelen geçenin hayranlık dolu bakışları heyecanını arttıyor bir an önce denizle buluşmak için can atıyordu.
Bütün her şey bittiğinde, tersaneye getirilirken gösterilen aynı özenle tekrar römorka yüklendi ancak bu kez gideceği yer sahil kasabasının çay bahçeleri ve gezinti yollarıyla süslü pek çok teknenin demirli olduğu iskelesiydi. Kızakla kaydırılarak denize indirilirken tüm aile,eş dost ve meraklı kasaba halkı oradaydı.Herkesin iyi dilekleriyle birlikte suyla buluştuğunda mutluluktan uçmak üzereydi.
Denizin tuzlu sularını ne kadar çok özlemişti. Konuklar bir bir iskeleden tekneye bindi.Teknecik konuklarını gezdirmeye hazırdı.Kaptanı artık yaşlı balıkçının büyük oğluydu ve kaptan teknenin en güzel yerine babasını oturtup yola çıkmak üzere motorları çalıştırdı.Tekne yavaş yavaş iskeleden ayrılırken sahilde kalanlar onları el sallayarak uğurladılar.
Tentesinde asılı balonlar ve kurdelalar uçuşarak yol alırken çay ve kahvelerini yudumlayan konukların sohbetleri rüzgara karışıyor,bizim tekneciğin güvertesinde tam bir şenlik yaşanıyordu. Masmavi rengiyle,sonsuz bereketiyle insanlara huzur veren deniz,umudunu asla yitirmeden güzel günleri bekleyen tekneciği de bir zamanlar olduğu gibi sularıyla kucaklamış,onun hala işe yaradığını göstermesine olanak sağlamıştı. Teknecik,mavi sularda kayarcasına yol alırken motorundan çıkan seslerle bir türkü tutturdu,denizle birbirlerine bakıp gülüştüler çünkü bunun keyiften söylenen bir mutluluk türküsü olduğunu ikisinden başka hiç kimse bilmiyordu…



Yorumlar
Yorum Gönder