SALYANGOZ İLE
ÇEKİRGE
Yeryüzünün baharla buluşması her zamanki olağanüstü görüntüsüyle gerçekleşiyordu.Toprağın yeşile bürünmesi,ağaçların çiçeklenmesi,güneşin ışıldaması ve tüm bunları mavi gökyüzünün gülümseyen aydınlık yüzüyle izlemesi..Güneş arada beyaz bulutların ardına saklanıyor sonra birden çıkarak göz kırpıyor kimi zaman da yerini gri bulutlara bırakarak toprağın suya doymasına izin veriyordu.
Doğa olması
gerektiği gibi işliyordu.İşte o işleyişin içinde yağmurlar bereketli sularıyla
her yeri yıkadığında,kış uykusuna yatmış salyangozlar bir bir
uyanır,sırtlarında o muhteşem evleri ile yeşilliklerin arasında boy
gösterirlerdi.Arkadaşları arasında kibarlığı ile tanınan minik salyangoz o gün
ilk kez tek başına gezmeye çıkacak epeydir yağan yağmurlarla iyice nemlenen
toprağın tadını çıkaracaktı.Sabah erkenden biraz heyecanlı biraz telaşlı bir şekilde kendini
harika doğanın kucağına bıraktı.Şöyle bir gezdikten sonra toprağın mis kokusu
eşliğinde tazecik yapraklarla karnını doyurup etrafı izlemeye koyuldu
.Arkadaşlarından
ve ailesinden çok uzaklaşmak istemiyordu.Geç kalırsa merak edebilirlerdi. İleride
gördüğü minik bir kayaya kadar gidip oradan geri dönmeye karar verdi.O arada
daha önce hiç duymadığı tuhaf bir ses dikkatini çekti. Etrafına bakındı ama hiçbir şey göremedi.Biraz ilerleyip otların seyreldiği bir yerde yukarı
baktı. Renkli bahar çiçeklerinin üstünde ona bakan yemyeşil bir şey
gördü.Ürktüğünü belli etmemeye çalışarak gülümsedi.Ancak karşısındaki onu ürküttüğünü
farketmişti.
Bütün küstahlığı ile “pişştt bana baksana, ne yapıyorsun oralarda öyle,çiçeklerin diplerinde gezinmekle olmaz ki,doğanın güzelliğini benim gibi uçarak çıkarmalısın.”Birkaç çiçek dalının üstünde zıplayarak daha yakınına geldi. “Yada zıplaya zıplaya yaşamalısın tıpkı benim gibi”dedi.
Salyangoz
“pardon ama ben seni tanımıyorum,sen kimsin” diye sordu.Karşısında ki kendini
beğenmiş bir tavırla “çekirgeyim”diye yanıtladı.
“Seni
tanıdığıma sevindim”dedi Salyangoz.Ancak çekirgenin yanıtı şaşırtıcı ve bir o
kadarda kırıcıydı. “Benim gibi uçup zıplayabilseydin ben de
sevinirdim ama böyle sürüne sürüne gezen biriyle tanıştığıma niye sevineyim
ki”.
Salyangoz
şaşkınlık içinde “ama ben,ama ben bir salyangozum” diye kekeledi.
“Biliyorum,sen ilk kez bir çekirge görüyor olabilirsin ama ben salyangozları
tanıyorum”dedi.
“O zaman
benim senin gibi uçamadığımı ve zıplayamadığımı da biliyor olmalısın”.
Çekirge
küçük bir kahkaha attı. “Tabi ki biliyorum; benim ne kadar özel ve senden üstün
olduğumu bil istedim”.
Salyangoz iyice şaşırmıştı.Şaşkınlığına karışan siniriyle “hiçbir canlı bir diğerinden üstün değildir.Bütün canlıların kendilerine ait özellikleri vardır”dedi. Onu kızdırdığını anlayan çekirge dahada küstahlaşarak “hahhayt sevsinler,kim söyledi sana bunları”.
Salyangoz bu
bilgileri doğru yerden aldığından emin olarak “annem ve babam söylediler” dedi.
Çekirge,
genç ve kibar bir salyangozu sinirlendirerek istediği eğlenceyi elde etmiş
olmanın keyfi ile devam etti “seni kandırmışlar”.Çekirge bu keyfin içinde gitgide
sertleşen rüzgarı ve yaklaşan yağmur bulutlarını farketmemişti.
Salyangoz
tam ona yanıt verecekken,çekirge birkaç kez güçlü bir esintiyle sallandı
sonrada karşı koyamadığı bir rüzgar onu salyangozun ulaşıp oradan eve dönmeye
karar verdiği kayaya doğru savurdu.Hızla kayanın üstüne düşen çekirgenin
incecik bacaklarından biri zedelendi.Acısı yüzünden okunuyordu.Tam düştüğü
yerden kalkıp uçmaya yeltenmişti ki bu kez de tıpır tıpır yağan yağmur
damlaların altında kalmış, ıslandığı için uçamamıştı. Berbat bir durumdaydı ve
ne yapacağını bilmiyordu. Yağmurun böyle devam etmesi onun için hiç iyi olmazdı.İncinen
bacağının acısını içine atıp diğer üç bacağıyla üzerinde durduğu kayaya
tutunmaya çalışarak yağmur sularıyla kayıp çiçeklerin dibine düşmemek için çabaladı.Çünkü
oraya düşerse kurtulma şansının hiç kalmayacağını biliyordu.Aklında birbir
düşünce ile kendi canının derdine düşünce az önce dalga geçtiği salyangozu
unutmuştu.Birden aklına geldi.Etrafına bakındı ama göremedi.Gerçi orada olsaydı
da ona yardım eder miydi acaba?Yağmurlu havaları sevdikleri için şuan büyük
olasılıkla mutlu mesut geziyordur diye düşündü.Ona kızamazdı çünkü ayıp
etmişti.Hatta onunla dalga geçeyim derken kendisine zarar verecek bir
tehlikeyi,rüzgarı ve yağmuru bile farketmemişti.
Kendini çok yalnız hissetti.Yaptığına da çok pişman oldu.Bunu ilk kez yapmıyordu.Başkalarına da yapmıştı.Hiç arkadaşı olmadığı için hep yalnız gezdiğinden şuanda da yanında kimse yoktu.İyi günleri paylaşmayı bilmeyenin zor günlerde de yanında kimse olmuyordu demek ki..Hoplayıp zıplarken,daldan dala uçarken bir gün gelip bir arkadaşa ihtiyaç duyabileceğini hiç düşünmemişti. Kayaya tutunduğu bacaklarının gücü hızla tükeniyordu.Korkudan titredi.O titreme ile de kayadan aşağıya doğru kaymaya başladı.Gözlerini sımsıkı yumdu.Başına gelecekleri düşünmek bile istemiyordu.Kaydı kaydı ve bir yere gelip durdu.
Yumuşacık
bir şey onu tutmuştu.Şefkatli
bir seste “korkma ben buradayım sana yardım
edeceğim”dedi.
Çekirge bu
çok tanıdık sesin sahibini görmek için güçlükle başını çevirdiğinde minik
salyangozu gördü.
Çekirgenin
başına geleni gören salyangoz çiçeklerin arasından olabildiğince hızla kayanın
dibine ulaşmış ona yardıma gelmişti.Sakin bir sesle “hadi şimdi biraz gayret et
ve kabuğuma tutun, ben seni korunaklı bir yere ulaştırmaya çalışacağım” dedi
salyangoz.
Çekirge
canının acısı ve tüm mahcubiyetiyle salyangozun kabuğuna tırmandı.Güvenli ve
kuru bir yer aramak üzere yola koyuldular.Yol boyunca ikiside sustu.Başka bir
kayanın yağış almamış girintisine geldiklerinde salyangoz nazikçe onu yere
bıraktı.Ve güven veren bir sesle “bacağın iyileşene kadar burada kalırsın ben
her gün sana yiyecek bir şeyler getiririm”dedi.Bu kez şaşkınlıktan kekeleme
sırası çekirgeye gelmişti. “ Şeeyy bunu niye yapıyorsun,az önce ben sana hiç
hoş davranmamıştım.Hatta sanırım seni epey sinirlendirmiştim”.Salyangoz muzipçe
gülümsedi, “o,sensin,başkalarına nasıl davrandığın senin sorunun.Ben doğru
olanın her ne olursa olsun zor durumda olan birine yardım edilmesi olduğunu
düşünüyorum.”Çekirge iyice şaşırmıştı. Çekinerek“beni affettin mi yani” diye sordu.Salyangoz
“bir daha yapmayacağına söz verirsen olabilir” dedi. Bundan cesaret alan
çekirge “peki dostta olabilir miyiz,benim hiç dostum yok da”dedi sıkılarak.
Daha genç
bir salyangoz olmasına rağmen pek çok dost ve arkadaş edinmiş biri olarak “tabi
ki,sen istersen neden olmasın”diye yanıtladı. Ve
devam etti“seninle uzun uzun sohbet etmek isterdim ama bunu başka gün
yapmalıyız şimdi hava kararmadan sana yiyecek bir şeyler bulup
gelmeliyim”.Çekirge salyangoza sevgiyle baktı.Onun bu şefkatli ve nazik
yaklaşımı incinen bacağının acısını bile unutturmuştu. O bunları düşünürken
çoktan yola çıkmış olan dostunun arkasından gülümseyerek baktı.Bir süre
zıplayamayacak,uçamayacak olsa bile,harika bir dost kazanmıştı.Ne demişti
salyangoz,“dostlar iyi günün mutluluğu,zor günün gücüydü”. Öyleyse tüm dostların değeri iyi
bilinmeliydi.Ve çekirge de artık öyle yapacaktı.
harika 👍
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
YanıtlaSil