Kayıtlar

Resim
                                   ŞANSLI   Gecenin karanlığında yağan kar,sokak lambalarının ışığında pamuk parçaları gibi görünüyordu.Küçük bir sokak kedisi sığındığı bir arabanın altında bu güzel manzarayı izliyor,yakınına düşen kar tanelerine patisi ile vurarak oyun oynuyordu. Şimdilik keyfi yerindeydi ama geceyi burada geçirmek zor olabilirdi çünkü hava çok soğuktu. Tüylerinin fazla ıslanmasına izin vermeden saçak altlarından yürüyerek kendine geceyi geçirecek kuytu bir yer bulmalıydı. Tam kafasını arabanın altından çıkarmıştı ki burnunun üstüne bir kar tanesi düştü,derken bir tane,bir tane daha,bir tane daha;arka arkaya düşen karlar bütün yüzünü,bıyıklarını ıslattı.Biraz ıslanmıştı ama çok eğlenmişti.Sonra hızlıca yolun karşı tarafına geçti.Orada ki büyük binanın kapı girintisinde biraz beklemeye karar verdi.Binanın büyük cam kapısı kapalıydı ama içerisi ışıl ışıldı,belli ki içeride birileri vardı.Kapının altından sızan sıcaklığı hissedince binanın kendisi gibi kocaman
Resim
                  SALYANGOZ   İLE   ÇEKİRGE   Yeryüzünün baharla buluşması her zamanki olağanüstü görüntüsüyle gerçekleşiyordu.Toprağın yeşile bürünmesi,ağaçların çiçeklenmesi,güneşin ışıldaması ve tüm bunları mavi gökyüzünün gülümseyen aydınlık yüzüyle izlemesi..Güneş arada beyaz bulutların ardına saklanıyor sonra birden çıkarak göz kırpıyor kimi zaman da yerini gri bulutlara bırakarak toprağın suya doymasına izin veriyordu. Doğa olması gerektiği gibi işliyordu.İşte o işleyişin içinde yağmurlar bereketli sularıyla her yeri yıkadığında,kış uykusuna yatmış salyangozlar bir bir uyanır,sırtlarında o muhteşem evleri ile yeşilliklerin arasında boy gösterirlerdi.Arkadaşları arasında kibarlığı ile tanınan minik salyangoz o gün ilk kez tek başına gezmeye çıkacak epeydir yağan yağmurlarla iyice nemlenen toprağın tadını çıkaracaktı.Sabah erkenden biraz heyecanlı biraz telaşlı bir şekilde kendini harika doğanın kucağına bıraktı.Şöyle bir gezdikten sonra toprağın mis kokusu eşliğinde tazeci

PARKTAKİ AĞAÇ

Resim
                      PARKTAKİ AĞAÇ  Şehrin en eski ama en güzel çocuk parklarından birinde yaşıyordu. Park yapılmaya başlanır başlanmaz çevresi de düzenlenmiş, o ve diğer ağaç arkadaşları tıpkı rengârenk çiçekler gibi bir fide olarak toprağa dikilmişti. O günden bugüne koca bir ağaç olmuş, aylar, mevsimler ve yıllar birbirini kovalarken çok şey görmüş ve yaşamıştı. Bir zamanlar bu parkta oynayan çocukların kimisi anne baba olmuş, şimdi kendi çocuklarını bu parka getiriyorlardı. Yalnızca onlar mı? Bu semtin ve civarın sakinlerinden her yaşta insan parka gelir, güzel çiçeklerin, yeşil ağaçların, kuş cıvıltısı eşliğinde serinliğin tadını çıkarırlardı. Şehirlerdeki parklar oynamak isteyen çocukların, biraz nefeslenmek, biraz dinlenmek isteyen büyüklerin yerleriydi. Çocuklar oyuncaklarda oynarken, kocaman gövdesinden çıkan dallarının o yeşil serinliğine konmuş banklarda sohbet eden büyükleri dinlemeye doyamaz, hep birileri gelsin otursun diye beklerdi. Buradaki insanla

KIRMIZI UÇURTMA

Resim
                                                     KIRMIZI UÇURTMA Kıpkırmızı rengi, upuzun kuyruğuyla çok ama çok gösterişli bir uçurtmaydı. Yapıldığı malzemenin kalitesi ve usta bir elden çıkan işçiliği daha ilk bakışta belli oluyordu. Kendisine yönelen hayranlık dolu bakışlar nedeniyle tüm bunların farkında olan uçurtma, hep gökyüzünde olup sürekli uçmak istiyordu. Rüzgarı karşısına alıp kuyruğunu savurtarak gökyüzünde süzülmek sözcüklerle anlatılamayacak kadar güzeldi onun için. Yeryüzünü yukarıdan izlemek bambaşka bir duyguydu. Fakat bütün görebildikleri bağlı olduğu ipin uzunluğu kadardı. Zaman içinde bunlardan daha fazlasını görebilmeyi hayal etmeye başladı. Her gökyüzüne havalandığında kendini rüzgârın kucağına bırakır, çok uzaklara uçtuğunu gördüğü düşlere dalardı. Yine bir gün insanın içini coşturan bir bahar havasında uçmaya başlamış, kuşlarla selamlaşmış, bulutlara göz kırpmış, rüzgârın sarıp sarmalayarak onu en güzel şekilde uçurmasına izin vermişti. Aş

BONCUK

Resim
                                                             BONCUK Mevsimlerden yaz olmasına rağmen hava erkenden kararmış, şehrin üstüne yığılan yağmur bulutlarıyla birlikte hafif bir esinti çıkmıştı. Her an yağmur başlayabilir telaşıyla saklanacak yer ararken olanlar oldu ve kara kara bulutlar, içlerinde sakladıkları damlalarını bırakıverdiler. Yağmur öyle şiddetle yağmaya başlamıştı ki, ortalık karışmış herkes korunaklı bir yer bulmak için koşuşturmaya başlamıştı. O kargaşanın içinde kendine bir yer bulması daha da zorlaşmış, kalabalığın arasında bir o tarafa bir bu tarafa sürüklenmişti. Yağmur sakinlediğinde o karmaşanın arasından sıyrılıp bir ara sokağa daldı. Hala ıslanıyor olsa da tenhada olmak iyi gelmişti. Henüz yatışmamış siniriyle “Böyle durumlarda insanlar biz sokak hayvanlarını hiç düşünmüyorlar. Oysa biz de ıslanıyoruz, üşüyoruz ya da sıcaktan bunalabiliyoruz işte” dedi kendi kendine. Aslında tam da böyle olmadığını biliyordu. Ama hızla yaklaşan akşamın serinli

KELEBEK VE UĞUR BÖCEĞİ

Resim
                                                                                            KELEBEK VE UĞUR BÖCEĞİ Uzun bir yolculuktu onun dünyaya gelişi. Bir tırtıldan kelebeğe dönüşmek için gereken tüm evreleri sabırla aşmış, kendisini sarmaladığı pupanın içinde son evreyi tamamlamak için bekliyordu. Çok heyecanlıydı. Dışarıda onu bekleyen hayatı merak ediyor, bir an önce kanatlanıp uçabilmek için can atıyordu. Pupanın içindeki son zamanlarını dışarı çıkınca neler yapacağını hayal ederek geçirdi hep. Ve zaman geldiğinde telaşla pupayı yırtarak dışarı çıktı. İlk hissettiği şey baharın keskin kokusuydu. Bu kokuyla başı döndü. Ve “iyi ki henüz uçamıyorum, yoksa çoktan yere düşmüştüm” diyerek güldü. Nemli kanatlarını kuruyup sertleşerek uçmaya hazır hale gelmeleri için nazikçe açtı. Bir süre daha bekledi. Uçmaya hazır olduğunu hissettiğinde derin bir nefes alıp kendini boşluğa bıraktı. Artık doğanın kucağında tül gibi zarif kanatlarını çırparak